4 Eylül 2010 Cumartesi


Simülasyon Kuramının Güncel Sanat Pratiği İçerisinde Çözümlenmesi
Sonuç;
Gerçek, geçmişten günümüze kadar geçen süreçte felsefe bilim ve sanat açısından çözümlenmesi gereken bir problem olmuştur. Bilimin araştırdığı gerçek, felsefenin sorguladığı gerçek ve sanatın da tüm bunlardan etkilenerek oluşturduğu gerçek günümüze gelindiğinde geçmişteki tanımlarından büyük bir kopuş yaşamıştır. Postmodernitenin günümüze kazandırdığı kavramlar arasında yer alan simülasyon bu günün gerçeğinin yeni tanımı olarak sunulmaktadır. Bu tanımın içerisine de, geçmişte gerçeği yakalamak için verilen çabanın yerine onu aşmak için verilen bir çaba yerleşmiştir. Bu çabanın varlığı bu günün gerçeğinin varmak istediği noktayı anlaşılır kılmaktadır. Sonuç olarak; gerçeğin dönüşümünü referans alarak oluşturulan bu çalışma, gerçeğin dönüşümünü sanat perspektifi içerisinde anlama çabası gütmektedir.

Modernizmdeki rasyonalizmin, kuralcı ve kısıtlayıcı hale gelmesiyle başlayan bir arayışın postmodernizmi ortaya çıkardığı düşünülmektedir. Bununla birlikte, sanatın metalaşması, elitistleşmesi ve özgünlüğü gibi özelliklerin sorgulanması da postmodern sanat anlayışını getirmiştir. Postmodernite kavramlardan biri olan simülasyon da kimlerine göre doğal olarak sanat için bir referans niteliği taşıyabilmektedir. Bu kavramın çözümlenmesi ise bugünün sanatının tanımlanması açısından önemli görünmektedir. Tüm bu oluşumlar dahilinde; Gerçek, sanal dünya ve simülasyon üzerinden yürütülen bu çalışmanın çıkış noktasını oluşturan Baudrillard’ın simülasyon kuramı olmuştur. Nedeniyse hem postmodern diye de tanımlanan bir sürecin içerisinde yer alıp günümüz dünyasını değerlendirmesi, hem de günümüz sanatını belirli bir kavram dahilinde ele almanın yani çalışmanın sınırlarını belirlemenin çalışmayı sağlıklı yürütebilmek açısından uygun olmasıdır. Seçilen kavramsa bugünün dünyasını anlatan kavramlardan biridir ve güncel sanat oluşumlarına bu kavram açısından bakmak bu çalışmanın asıl problemi olmuştur. Sonuç olarak Simülasyon Kuramının Güncel Sanat Pratiği İçerisinde Çözümlenmesi adı altında sunulan bu metinde bulunduğumuz düzlem simülasyon kuramı üzerinden ele alınarak açıklanmaya çalışılmıştır.

Kuşkusuz bireysel yaklaşımların çok önemli olduğu bir zamanı yaşamaktayız. Böyle bir zamanın içerisinden ortak söylemlerin çıkması ortak noktalarda buluşulması çok zor görünmektedir. Bugünün sanatını da zorunlu olarak bireysel yaklaşımların üzerinden okumak durumunda kalmaktayız. dolayısıyla seçtiğimiz tüm örnek çalışmalarda bireysel yaklaşımları anlama çabasında olduğumuzu rahatlıkla söyleyebiliriz. Örneğin Jeff Koons’ tan bahsederken onun yaklaşımını, ona yöneltilen eleştirileri ve verdiği yanıtları bir arada sunarak; sanat mı? Değil mi? Sorularına verilecek bir yanıt aramak derdinde olmadık. Bir dönem değerlendirmesi gibi ele alarak ne olumlu ne de olumsuz bir eleştiride bulunmaktan özellikle kaçındık. Çünkü günümüz düzleminde yapılacak böyle bir eleştirinin yersiz olduğunu düşünmekteyiz. Ele aldığımız tüm örneklere de aynı mesafeden bakıldığını rahatlıkla söyleyebiliriz.


Güncel sanatın içerisinde bulunduğu durumu tanımlayabilmek kaygısıyla oluşturulan bu çalışma, taklitlerden oluştuğu varsayılan bir düzleme bakma gayreti içerisinde olmuştur. Baudrillard’ın yıkıntılarla oynanan bir oyun olarak adlandırdığı bu günün sanatını, onun gibi yok saymak yerine, bugünün sanatçılarının kendi yaklaşımları üzerinden, hangi kaygıları taşıdıklarına bakılmıştır. Burada vurgulanmak istenen, yeniden ele alma, taklit, var olanı kullanma vb. gibi kavramların bu günün düzleminde neden sıklıkla ele alındığıdır. Bunu yaparken de Baudrillard’ın simülasyon kuramı üzerinden yola çıkılmıştır. Bunun nedeni ise, bu yaklaşımlar dahilinde ele alınan sanatın, onun savunusunda yok sayılmasıdır. Bir yanda aynı kavramları ele alarak iş üreten sanatçılar, diğer yanda ise bu kavramlar yüzünden sanatın artık var olamayacağını savunan bir düşünce yer almıştır. Bu iki yaklaşıma da aynı mesafeden bakılmıştır. Ancak aynı mesafeden bakılsa da sanatın yok olduğuna dair bir düşüncenin sanatın kendi dinamiklerine bakıldığında çok sert bir eleştiri olduğu düşüncesini nispeten savunduğumuzu belirtmek durumundayız. Hep vurguladığımız gibi sanat bulunduğu zamandan bağımsız değildir. Bulunduğumuz zaman geçmişin yeniden ele alınması durumunu kabulle işe başlıyorsa sanatta doğal olarak bunun dışında kalamayacaktır.
Günümüz sanatçılarının taşıdıkları kaygılara bakıldığında birbirini tekrar ediyor gibi görünen yaklaşımların aslında kolayca arkamızı dönebileceğimiz bir durum olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Sanatsal yaklaşımlar ancak ve ancak kendi bağlamı içerisinde sanat olmak bakımından ele alındığında doğru bir değerlendirme söz konusu olabilir. Her türlü toplumsal değişimler sanatı etkilese de sanat açıklamasını kendi içerisinden alan bir etkinlik alanıdır. Günümüz yaklaşımlarına bakarak sanatın yok olduğunu söylemek çok iddialı bir sav gibi durmaktadır. Baudrillard’ın bu eleştiriyi, sürekli birbirini tekrar eden oluşumların yaşanmasına paralel olarak yürüttüğünü düşünmekteyiz. O bu durumu kendini sürekli yineleyen bir şeyin kendini aşamayacağını ve kendi içerisine dönerek yok olacağı düşüncesinden yola çıkarak açıklamaya çalışmıştır. Yaptığı eleştiriyi reddetmek yerine anlamaya çalışmak çabası bu çalışmanın önemli problemlerinden biri olmuştur.

Bize göre; sanatı töz olarak ele aldığımızda, ona yüklenen niteliklerin bir 'yok olma' durumuna neden olamayacağı açıktır. Bu bağlamda, sanatın bugün içerisine düştüğü durum bir yok oluştan çok 'yoksun olmak' gibi durmaktadır. Yani bugünün sanatı, sahip olması gerektiği düşünülen niteliklerden birine sahip değildir. Bu nitelik ise “özgün olma” olarak tanımlanabilir ancak bu nitelik sanatın tanımı değildir. O, sadece ona yüklenen özelliklerden birisidir. Dolayısıyla yok oluştan çok yoksun olmak bakımından bir eleştiri söz konusu olabilir. Bu günün okumalarını yaparken de bu açılımı göz önünde bulundurmak doğru bir eleştiri yapabilmek açısından uygun görünmektedir.

1 yorum:

  1. Hastalık yalanı söyleyen biri hasta olmadığı halde yalan söylüyordur!!! burda sorun yok yok...
    Hastalık simülasyonuna uğrayan kişi kendinde semptomlar buluyordur!!!!
    Hiper- Agnostik bir semptom mu????
    algılamayı güçleştiriyor!

    YanıtlaSil